Mecbur kalmak?
Ne desek doğru olur?Yaşadığımızın karşılığı nedir?
Kimin duygularını incittik?
Hata neredeydi?
İnsanları sorgulamayı bırakmak değilmiydi olgunluğa erişmek!
İnsanları anlamaya çalışmak,onu tanımak için zaman vermek gelecek için bir adım değilmiydi?
Asıl ayrıntıda gizli olan ne?
Sevgi mi, saygı mı ?
Sadece sevgi tek başına yeten birşey değilmiş bunu zaten hepimiz ilk aşkı tattığımızda anladık.Sevmeyi adım adım öğrendik hatta sevip üzülmeyi,onun üzerine bir başkasını da daha güzel sevmeyi bildik.
Fakat hepimiz insanız ve hata yapmak için programlandık yapalım ki tecrübelerimizi küçük kutucuklara yerleştirelim.
Zamanı gelince açıp hatırlamak için;)
Ve yine başardık:)
Zaman geçtikçe,yaşadığımız yüzyılda ben demenin bencilliği ruhumuza işledikçe karşımızdakine saygıyı unuttuk!Empati kurmayı unuttuk.
Bir kere karşımızdaki bizi anlamadı ya herkesi aynı şekilde yargıladık!
Aslında etimizi zırhlarla kuşattık!Bütün hepsi güçlü görünelim diye…
Zaten saygı duymayınca karşındakine duyduğun değer de ortadan kalktı.
Önce kendini düşündü,ben huzurluyum keyfim yerinde mutluyum!
Ne zamanki o rahat koltuğun ayağı sallanmaya başladı huzuru şaştı.
Huzur rahatını kaybedince sinir olarak tepki doğurdu.
E mutluluk bilinmez köşeye saklandı.
Gözünün önünde bir yerlere fakat Küçük Prensin de dediği gibi yüreğinle bakmadıkça ömür boyu arasan bulamayacağın bir yere.
Yaşanacak bir ömür var dışarıda aç gözlerini,kalbini elbet bir kuş kanatlarını çırpacak gelecektir serçe parmağına konmaya!
Uzun zaman oldu sayfalara harfleri dökmeyeli,kaybolup gittiğimden değil sessizliğimde hayat biraz hızlı ilerledi.
Bir anda ülkeden ayrıldım ve küçük sıcacık içi gülücüklerle dolu bir evde uyandım.Sanki daha önce o duvarları tanıyor mis kokan sevimli odalarda yaşamış gibi ..Şimdi nasıl olduğumu merak ediyorsunuz ,acaba bu bir anda çekip gitmek iyi geldi mi?Beni mutlu eden bir durum mu yoksa gittikçe stresse sokup pişmanlık hissi mi uyandırdı?
O zaman mutlu etmekten başlayalım.Gülmeyi bildiğin her zaman bulunduğun yerde mutluluğu doğurursun.Hayatı işaretleri izlediğinde mutluluğu hazırlamış olduğun uçurtmanı gökyüzüne kavuşmasını beklerken tutup onun dalgalanmasıyla yüzüne tebessümü serpiştirirsin.Yani anlayacağınız mutluyum:)
Gelelim ikincisine; asla yaptığım hiç birşey pişman değilim ,sadece alınması gereken kararları ilerki yaşlarda almışım diyebilirim.Bu da pişmanlık değil belki geç kalmakta denebilir ama şunu da belirtmek gerekir yaşanacak şeyler yaşanmadan asla bir adım ötesi olmaz
-
Deliyim. Ama çok yaralıyım. Bir daha aynı yerden yara alır mısın dersen! Yine gözüm kapalı alırım. Ama aynı kişi açmayacaksa yaramı, Ziyaret etmeyecekse kapımı. Dedim ya deliyim. Aklım kalmış yarıda kalanda!!! - SORU SORMAK
- Kendime ara ara sorarım.Size de sormak istedim.Yaşadığınız hayat gerçekten yaşamak istediğiniz hayat mı?Eğer mutlu ve yaşamak istediğiniz hayat bu ise,hem çok şanslısınız hemde çok emek vermişsiniz demektir.Eğer değilseniz,Ne istediğinizi kendinize sorun.Kendinizle konuşmaktan vazgeçmeyin.Cevapları o şekilde bulabilirsiniz.Evet başarıya ulaşmak zorlu ve çetin bir yol.Bunun için hiç durmadan küçükte olsa adım atmaya devam edin.Güzel bir atasözümüz vardır.Damlaya damlaya göl olur.Yapmakta zorlandığın şeyleri biraz ertele.Önce yapabileceklerini ön plana koy.En önemlisi kendini motive etmenin yollarını öğren.Önce kendinden güç al.Zaman en önemli faktör.İyi değerlendirmeyi plan yapmayı öğrenmek şart.
Yaptığınız hatalardan pişmanlık duymamalısın.Onların sizin için bir ders olduğunu,öğrenmeniz gereken ayrıntıların orada saklı olduğunu bilmeniz gerekiyor.
Kendize en iyi neyi yapabilirimi sorun.Ve durmayın.Harekete geçin.Eksiklerinizi tamamlayın.Kendinizi geliştirmekten asla vazgeçmeyin.
Bol bol kitap okuyun.Araştırmalar yapın.Ben hala kütüphaneleri çok seviyorum.Büyük sırlarla dolu tarih kokulu ,kalın sayfalı kitapların olduğu kütüphaneleri unutmayın.
Amaçsız ve hayal etmeden olmaz.Bir amacınız her zaman olmalı.
Hedefleriniz olmalı.
Haydi güzel insanlar,zaman tik tak tik tak akmaya devam ediyor.
Unutmayın güç sizin elinizde
CEYDA YERLİ
- YA KAYBEDEN
- Canını yakandır en sevdiklerin.Sevdiğindendir güvenin.İnanırsın her sözüne, İnandığından değil midir o zaman güvenin.İstediğimiz için mi inanırız,yoksa aşkımızdan mıdır görmek istemediğimiz.’Aşk’ dimi bütün gerçek.Bile bile canının yanmasına izin vermek. Her yalanına inanmasanda duymamazlıktan gelmek.Gördüğünü vardır bir sebebi deyip,yine bir şans vermek.Peki hayat bu kadar adil değilken sen nasıl bu kadar adil olabilirsin?Ya da ne zamana kadar adil kalabilirsin?Boşuna insan kendini yalnızca insanda tanır dememiştir.’Goethe’İşte yaşanacaklar yaşandıktan ve tamamlanması gerekenler tamamlandıktan sonra herkes seçimini yapar.
Kazanan mı? Hayalini kurduğu şey için cesaret eden,yanında kendi hissettiği kişinin peşinden giden. Özlediğinin elinden tutan.
CEYDA YERLİ
- BILMEZDIM
- Canının yanması varmış.Gözle göremediğin,Alevlerin saçılmadığı,Seslerin kaybolduğu,İçin için yanmak varmış.Hemde hiç biryere sığdıramadığın sevginin,artık bitsin diye dualar etmek varmış.Derlerdi bazen sevgi bile olan hiç birşeye yetmiyor diye. İnanmazdım. Seviyorsan dayanırsın,katlanırsın derdim. Ama yetmiyormuş yaşayınca anladım. İçin yana yana gözlerine baka baka ben artık yokum demek zorunda kaldım. Çünkü iki yüreğin bir olmadığını anladım.Belki zaman yanlıştı. Ama bildiğim kesin olan birşey vardı.Bazen rest çekmeyi bilmek gerektiği.Kaybetmek korkusuyla yaşamak yerine hayallerini yaşamayı.Hem bir kaybet bakalım.Bir kaybol uzaklaş bakalım.Zaten senin ise emin ol seni tekrar tekrar bulacaktır.
- CEYDA YERLI
- Ne gariptir dimi,
- Aslında bir kişi görünürsün.
- Ama her sabah farklı biri olarak uyanırsın.
- Yaşadığın her olay verdiğin tepki karşısında,karşılaştığın yeni bir arkadaş gibidir. Yapmam dediğini yaparsın,sabırlı biri olduğun halde,birden etrafındaki herkesi ateşe verirsin.
- Yüreğinde kötülüğe yer yokken en sevdiğinin canının yanması için dua edersin. Verdiğimiz bu tepkiler içimizdeki beklenmedik misafirlerdir.
- Durup izlersin kendi hayatını.Bazen bir konuk oyuncu olursun.
- Zaten hayatta bir oyun değil mi?
- Bu hayatta hiç bir zaman ASLA yapmam kelimesini kullanma.
- Dedim ya bilemezsin hayatın ne getireceğini.
- Sen sadece getirileni hoş karşıla.
- İzin ver kendine,
- Zaman ver,
- Duygularını aç,
- Gizli kalmasın hiç birşey.
- Acını,hatalarını,zayıflığını,utancını hissetmeye izin ver.
- Şimdi diyorsun,keşke yazmak kadar kolay olsa. Evet biraz zor. Hatta zorlu bir süreç.
- Peki izin vermeden nasıl hissediyorsun? Göz ardı ettiğin de bu duygularını ne ile karşı karşıyasın? Sadece kendinle yüzleşemiyor ve zamanla sen seni kaybediyorsun. Ne istediğini bilmez,duygularının değersiz hissine kapılıyorsun. Geçmişe takılı kalıp bir adım ötesine gidemiyorsun.
- Peki acılarını,utancını yaşasan ne kaybedersin.
- Unutma doğduğumuz günde başladı inişlerimiz çıkışlarımız.Ve sonuna kadar da devam edecek. Evet biliyorum.Yüzleşmek zor.Yara almak zor.Tekrar tekrar düşüp çıkmak zor.
- Ama şuna inan sonunda kendiyle zenginleşip,güçlenen en büyük mirasın sahibi yine sen olacaksın.
Tebrikler.
Bu senin başarın.
Yine kazandın.
Bense bile bile yenilgiyi kabullendim.Hepsi acıyı ,dibi görmek istediğimdendi.
Geceleri göz yaşlarını boğularak ismini sayıklarken sen benim olan benimle ilgili beni unuttun.
Hala gecenin bir yarası kalbimin ağrısıyla uyanıp seni hatırlıyorum. Suratın gözümde canlanıyor.
Gülüşün gözümün önünden silinmiyor.
Neyseki biliyorum bu da geçicek,herşey gibi.
Ama bu sefer derin izler bırakarak.
Bazen geri çekilmeyi bilmek gerekir.
Uzaklaşmayı,
Uzaktan izlemeyi,
Aslında zamana bırakmayı denemek gerekir. Zor,yorucu,üzücü ve katlanılmaz bir hal alacaktır.
Nefesiz kalacaksın,
Kendini bile unutacaksın!
Peki sorarım size acı çekmeden istediğine ulaşmak mümkün müdür?Peki hangi acı kalıcıdır? Uğruna mücadele verdiğin,güvendiğin şey daha samimi,daha güzel,daha sağlam olmaz mı?
O yüzden bırakın su yolunu bulsun… Zaten senin olan senindir ,yolun sonunda seni bekleyecektir.
Photo:instagram
Herkeste bir parça gizli yer vardır.
Kaçıp sessizliğe bürünüp kendimizi sakladığımız yer.
Birçok insan gelir girer hayatınıza ama oraya herkes giremez.Dedim ya gizli yerdir. Sinirlendiğimizde,herşey üst üste geldiğinde,ağladığımızda hep gittiğimiz yerdir orası!
Belki bir kişiye izin veririz. Çok derine inmeden ağlayabildiğini görebilcek kadar, Hayallerini anlatabilcek kadar…
Sen oradan beslenirsin. Orası senin güç kalkanını oluşturduğun yerdir. Küçüklüğünden beri oradan alırsın o gücü.
Ne bu içinde hergün açan çiçeği kaybetmelerine izin ver! Ne de bu içindeki masum çocuğu kaybet.
Photo:instagram
En güzel hediye özgün bir hayat yaşamaya kararlı olmaktır.Tabii her zaman kendimize doğruları söyleyip yeterince dürüst olamıyoruz. Herşeyi kenara koyup bizim için değerli olanı,kurallarımızı,kararlarımızı ve hayallerimizi yaşamamız gerekir.İçerideki sende olanı ortaya çıkarıp güçlü zayıf yönlerimizi görmeliyiz.
En önemlisi nereye gittiğimizi görmeliyiz.Çünkü vereceğimiz her karar bize özgün olacaktır. Kendini tanımak uzun zaman alır.Yorucu olur.Ama sonunda zenginleşen sen olursun.
Thomas Carlyle ‘nin dediği gibi; görebileceğiniz yere kadar gidin! Oraya ulaştığınızda,daha uzağı görebileceksiniz.
Bir ‘evim’var doğru!
Rahat doğru!
Geniş mi geniş evet!
Sürekli bir misafir.
Ama soğuk ve yalnız.
Eksik birşeyler var diyorum.
Koltuk mu yetmiyor diyorum?
Hayır misafirler oturuyor.
Oda mı yok diyorum?
İnsanlar kalıyor.
Sonra yatağa geçiyorum. İşte o zaman anlıyorum.Çünkü uyuyamıyorum. Eksik olanı gece saatleri gelince anlıyorum. Kollarıyla saran gücüne güç katan nefesini nefesinde hissettiğimin yüreğinin eksikliğini. Olur diyorum, hissetmen doğru zaten hissetmezsen sorun var diyorum! Ne güzel ki bunu hissedebilecek yüreğin var diyorum.
Üzülme!Çünkü bunu anlamayanlar seni bilmeyenler daha çok üzülecek biliyorum. Sen sadece teşekkür et.Hala sevmeyi bilen yüreğin olduğunu sana öğrettiği için. Ama kimseyi haklıyken bile özür dileyecek kadar sevme! Son diyeceğimde bu diyorum.
photo:comtemporaryart
BAŞARILI KADINLARIN 6 PÜF NOKTALARI
Başarılı kadınlar günlerine nasıl başlayıp nasıl bitirirler.Gerçekten böyle kişilerin hikayelerini dinlemek benim çok hoşuma gidiyor.Çok sevdiğim bir siteden okudum.İngilizcemin yettiği kadarıyla ve kendi düşüncelerimi de katarak sizlere aktarmaya çalıştım.Umarım sizde beğenirsiniz.Sabahtan başlayıp öğlen bitine kadar neler yapmışlar hadi birlikte inceleyelim.
1.Sporu ritüel haline getirmek.
Öncelikle yoga ya da kendinizi az da olsa sessiz bir zaman ayırmalısın.Bu meditasyon için çok önemli.Kendinizi o zaman dinleyebiliyorsunuz.İçinize o zaman dönüyorsunuz.Sonrasında da güzel bir duş. Vücuda sinyalleri verdik.Hadi evden çıkmaya hazırız.
2.Sabah Toplantıyı Sektirmek
En değerli saatimiz sabah saatleridir.Verimliliğinizin en yüksekte olduğu zaman dilimidir.Bu zamanı bütün gün israf etmeyin.Problemleri ortaya çıkar,listeye dök ve sadece düşün.Ve öğleden sonraya toplantı saatini düzenle.
3.Takip
Takip, sıradanlık ve mükemmellik arasındaki farktır. Toplantılar, e-posta, telefon görüşmeleri, ya da önemli toplantılardan sonra takip etmezseniz, farkında olmadan kaos ortamı içinde kaybolabilir. İş arkadaşlarınızı ve sevdiklerinizi belli sıraya koyun.Zaman değerli kontrol altına almak önemli.
4.Öncelik Sırası
Ne olursa olsun önemli ve acil sıralaması yapılması gerekir.Bu sıralama dört şekildedir.1.Acil ve önemli 2.acil ama önemsiz 3.acil değil ama önemli 4.acil değil önemsiz.Öncelik sıranızın 3 ve 4 ten olmadığına emin olun.
5.Asla Erteleme Buttonuna Basmayın
Birşeyleri ertelemek en kötüsüdür.Alarm çaldığında uyanmalısın.Telefonunuzu kurcalayabilirsiniz ama göz kapaklarınızı kapatmayın.Eğer o güzel gözlerini kapatırsınsa birde bakmışsın ki;neredeyse bir kaç saatin gitmiş olacak.
6.Hareket Etmek
Egzersiz zihniniz berrak, vücudunuzun sağlıklı tutar ve stres mücadele için mükemmel bir yoldur. Bir günlük saatlik rutin başlamak zorunda değilsiniz. Bir günlük uygulama haline gelene kadar 10 dakika ile başlayın. Sonra aerobik tutarlılık kez süre kadar rutin bir parçasıdır. Bunu alışkanlık haline getirmek.
Umarım hoşunuza gitmiştir.
Sevgiyle kalın.
kaynak: http://www.mydomaine.com/what-successful-women-do-before-noon/slide2
Ben seni terk etmedim,uzaklaştım.
Ne zaman ihtiyacın oldu,orada oldum.
Ne zaman öfkeni kusmak istedin,gözünün dibinde oldum.
Ne zaman beni istemediğini söyledin.
İşte o zaman nefessiz kaldım.
Peki ya sen, beni yalnız bıraktın,
Sessiz bıraktın,
Sensiz bıraktın.
Budistlerin bir sözü vardır’Bağlanmazsan acı çekemezsin.’Bu sözü istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz.İlişkiler,arkadaşlıklar,aile ve hayatınızda değer verdiğiniz birçok şey!
Bizler hem acı çekmekten korkarız,hemde onu yaşamak için yanan ateşe atlarız.İlk başta olacakları düşünmeden yaşamak istediğimiz gibi savrulur dururuz!Mutlusundur olanın farkında olmadan!
Ama atladığımız bu ateşte bağlanmak onu iliklerine kadar hissetmek ne kadar zor ise onu kaybetmek kadar kolay olduğunu hatırlamak gerekir.
Aslında dikkatle baktığımız zaman herşey o kadar basitki;yazıyoruz,çiziyoruz,düşünüyoruz,sinirleniyoruz,bazen hiç durmaksızın konuşup bazen sanki dilini yutmuşcasına susuyoruz.Aslında ateşten biraz biraz yanmaya başlayıp,bocalamaya başlıyoruz.
Elbet bocalıyacağız,yanlış yapacağız.
İşte asıl soru?Sessiz kalıp olanı kabullenicek misin?Yoksa geri mi çekilceksin?
Ya da ateşe atladığın kişi tarafından kurtarılmayı mı bekleyeceksin?
Sana giden ilişkiyi sormuyorum senin nerede nasıl durabildiğini soruyorum…Çünkü ateşe atladığın kişi gücünü sana vermişse zaten acının geçici olduğunu gücün sevgiden geldiğini öğrenmişsindir!
️
Neden bu kadar üzgünsün?
Birini mi kaybettin?
Sevdiğinden mi ayrıldın?
Neden üzülüyorsun?
Çok mu sevdin,
Anlamadı mı seni,
Yoksa senin sevdiğin gibi güzel sevmedi mi seni?Ya da kaybetmekten korkutuğu için mi kaçtı?Yaşamak varken neden kaçarız?
Ölüm denen çok daha büyük bir acı varken neden bunu unuturuz?
Korkulardan uzaklaşmak yerine üzerine üzerine niye gitmeyiz?
Unutmayın dünyaya bir kere geliyoruz.Kaçırılan fırsatların dönüşü olmayabilir.
Şans her zaman yüzünüze gülmeyebilir.
Sen farkında olmadan belki fırsatlar önüne sunulabilir.
Farkında ol,sana değer verenin,
Hatalarının,
Yapamadıklarının,
Yapabilecek güçte olduklarının.
Bunları okuyorsan,hala kalbin atıyor demektir.
Derin bir nefes al ve kendine söyle sağlıklıyım,güzel bir kalbim var ve herşeyin üstesin gelebilecek gücüm var.
Güzel gören yüreğiniz her zaman öncünüz olsun.
Yanında ama görememek,
Yakınında ama dokunamamak,
Hissetmek,
Nasıl olduğunu,ne yaşadığını,bocaladığını.
Bazen sadece ben varım korkma diyebilmek.
Ne yazıkki sadece bunu içinden kendine söyleyebilmek.
Ah hayat ah biz insanlar,hayatı niye bu kadar zorlaştırırız.Nedendir kıramadığımız,bükemediğimiz bu çizgi!
Ya da benim gibi eski kafalı olanların sorunu mudur bu?
Eski kafa demişken,gözü gözüne değince yüreği ağzına gelen,
Canı yanınca canını veren eski kafalardan bahsediyorum.
Belki de kaçırdığımız bir noktada bu ya!Günümüze ayak uyduramamaktan.Herşeyi çabuk tüketmekten,tutunamamaktan,kolay kaybetmekten,mücadele etmemekten hemde değerli gördüğünü ama kendine güvenemediğinden.
Hadi canlan,hayat bul kendine,güven kalbine.Çünkü kalbin yolu aştan geçer.
Seni sen olduğun için kabul eden,ruhunu görebilen aşklara…
24.01.2016
İki farklı kelimedir.
Sana ihtiyacım var. Sana
ihtiyacım var dersin, Ama zayıf tarafını göstermek istemezsin.
İstersin ama birine bağlı kalmayı tercih etmek istemezsin. Sadece beklediğin ilgidir.Kişinin hep kafasında yer etmektir.Kendini hatırlatmaktır. Sana ihtiyacım var dersin. Çünkü bilirsin,ona güvenirsin. Düştüğünde elinden tutanın o kişi olacağını. Zaten o kişiler o kelimeyi kime nasıl kullanıcağını bilir. Unutmayın kelimelerin ağırlığı vardır. O kelimeye yakışacak kişiler… O kelimedeki derinliği anlayacak ruhu güzel insanlara. Photo @mymoodyday
Kendini Hatırlamak
Yaşam,aşk,dost,hayat,sevgili,arkadaş bunun gibi birçok değer kaynağı,bizi mutlu eden parçalar dimi?
Fakat zaman zaman bu parçalar bizim mutlu olmamıza yetmiyor değil mi?
Acaba farklı şeyler mi arıyoruz?
Ya da farkında olmadan dibe doğru düşüşe mi geçiyoruz?
İşte tamda kendimize dönmemizin,ruhumuza bakmamızın zamanı.
Neden biliyor musun?Çünkü kendini ihmal ettin.Hayatın hızına takıldın gittin.
Sormadın kendine,
Sevdiğim yönlerim nelerdi?
Neler yapmaktan hoşlanırdım?
Başarılı olabilmek için nasıl çaba sarf ederdim?
Sabrın var mıydı?
Ya da niçin kime karşı sabırlıydın?
Kendin de sevmediğin neydi?
Kendinle nasıl dalga geçerdin?
Neye inanırdın?
Senin için değerli olan neydi?
Seni değerli kılan neydi?
Kendini tekrar hatırlamak için işte şimdi tam bu soruları sorma vakti.
Unutma sen istemedikçe,seni senden başka kimse mutsuz edemez.
O yüzden arada bir mola verip kendine dönmeli insan.Kaldığı yerden daha güçlü devam edip mutlu olabilmek için…
Çoğu kızın hayalidir,peri masalı gibi hayatları olsun.Peri masalındaki prensler olsun.
Ama benim istediğim böyle birşey değil.
Zaten sıkılırım ben.
Farklılık ararım.Hayata karşı güçlü durabileni,gülmeyi bileni ararım.
Beni güldürsün,benimle gülebilsin isterim.Saçmalıklarıma kahkaha atsın, benimle eğlenebilmesini isterim.
Yeri gelince iki güreşci gibi dövüşmek isterim.Ama o değil tabii ben kazanayım isterim.E bir bayanım yenilmiş numarası yapsın yani:)
Gün batımında o güzel ışıldayan kırmızıyı doğacak olan yeni güneşi onunla karşılamak isterim.Alnımdan öpsün isterim.
Yani kısacası ADAM olsun yanımda yürüyebilmesini isterim.
ACI
Başlamadan bitmeliydi.
Hiç yaşanmamalıydı.
Hiç yaşanmamalıydı,bu kadar acı,bu kadar hüzün,bu kadar keder.
Ama yaşamadan nereden bilecektin.Nasıl tadacaktın bu duyguları…
İnsanoğlu bu duygular büyür,bu duygularla güçlenir.Acıyla kuvvetlenir.Tekrar tekrar yenilenir.
Ne yaşarsan yaşa isyan etme yaşadıklarına,sana yaşattıklarına tam tersi teşekkür et.
Çünkü hayatın ne demek olduğunu göstermiş sana.Hayatın neresinden tutunman gerektiğini anlatmış sana.
Hadi kalk,hazır ol gelen süprizlere!Herkes için yeniden doğacak olan güneşe.
MOTIVASYON
Ne hissediyorsan odur.Doğru olan senin hissettiklerindir.Herkes sen değilsin,hissettiğinde yanlış değildir.
Tüm insanlar farklı yaratılmıştır.Düşünsene senden bir tane daha!O zaman ne farkın kalacak.
Farklı düşünebilir,farklı hissedebilirsin.Hiç bir kimse seninle aynı fikir de olmak zorunda değil.Bundan utanma fikirlerinin düşüncelerinin arkasında ol.
Hayatında keşkelere yer verme.Hepsinin birer tecrübe,ders olduğunu kendine hatırlat.Sanki taşa çarpmış tökezlemiş gibi.Ve sonrasında daha dengeli yürüdüğün gibi!Ama arkaya bakmayı unutma!
O zaman görebilirsin oradaki bilgiyi,sana gelen doğruyu.
Herkesi dinle,farklı bakış açılarını gözlemle.Ama karar senin kararın,başkasının senin yerine karar vermesine izin verme.
Kaybetmekten korkarak ömür boyu tutsaklığa hapis olma.
Duymak görmek istemediklerin yüzünden mutsuz yaşama!Korkma hislerine güven;)
Peki sorarım,acı vereceği için duymaya korktuğun şeyler yüzünden ömür boyu tutsak yaşamak mıdır güzel olan yoksa acıyı yaşayıp tekrar ayağa kalkıp doğan güneşi karşılamak mıdır güzel olan?
|
Paylaşmak,
Hayatı paylaşmak,
Gelecek planlarını paylaşmak,
Düşüncelerini,kızgınlığını,mutluluğunu,seni mutsuz edeni paylaşmak. Bunları paylaşabildiğin birini bulmak, servet gibidir. Sevin bu kişileri öyle çok sevinki sınırı olmasın.Hissettirin bilsin bu sevginin varlığını.
Ama durum fedakarlığa gelince paylaşmak ve sevmekten daha çok yürek ister.Aslında karşındakinin tutumu kadardır.Ama ne görebildiğinde kalbinin güzelliği kadardır.İşin özü ,değer gördüğün kadar yapacaksın!Yapacaksın ki sonunda üzülen taraf sen olmayacaksın.
|
Kendinden ne istediğini bilmek?
Okuduğum #gunubirlikhayatlar kitabında rastlaştığım bir soru.
Hele de benim gibi uzunca düşünüp karar verip sonra bir daha arkasına bakmayan,keskin cevapları olan bir insanın!Buaralar zamanı,kendimi durdurmuşçasına yaşadığım dönemde yüzüme soğuk su gibi çarpan bir soru oldu.
Kendimde buara eksik bulduğum değerli olduğumu unutmam oldu.Kendimi,eğlenmeyi,etrafıma gülücükler saçan,hele ki kendimle bile dalga geçmeyi seven biri olduğumu hatırlattı.Ama mutlu eden tarafı ise,hayatımın hiç bir döneminde karamsarlığa girmemiş olmamdı.
Sonuçta bende insanım yorulucağım tabii,ama hep kalmak için sebeplerim olduğunu hatırladım.
Biliyorumki bana zarar verecek olan kişi karşımdaki değil yine benim!İnsan sadece kendine zarar verebilir.Karşındakine bunun için ancak izin verir.
Ne olursa olsun şunu unutmayın ve kendinize hatırlatın.
Benden bir tane daha yok.
Ben değerliyim.
Ben gökyüzündeki bir yıldızım💫💫💫💫
İyi bir hafta olsun.
PHOTO:İNSTAGRAM
BEKLENMEYEN
Hep birşeyler planlıyor,
Programlıyor,
Yazıyorsun,beş yıl sonra kendimi burada görüyorum hayalini kuruyorsun.
Kurmalısın,
Bir hayalin olmalı!
Sorarım yoksa niye yaşarsın?Hayal etmeden,istemeden neyin peşine gidersin?
Yalnız kaçırdığımız bir nokta var.Bazen beş yıl sonra farklı hayalimizin dışında bir yerde olabiliriz.İşte sıkışıp kaldığımız nokta da bu oluyor.Beklenmeyeni yaşamak!
Tam da orada üzerine gitmen gerekir,orada duruyordur hayallerin.Bir sebepten böyle olmuştur.
Bu sebepleri güzel süprizlere çevirmek yine senin elinde.
Birşey dilerken,hayalini kurarken net olun doğru olumlayın.
Mahatma Gandhi ‘nin bilirsiniz uzun bi yazısı vardır!
Değerlerinize dikkat edin,karakterinize dönüşür.
Karakterinize dikkat edin,kaderinize dönüşür.
Kaderimiz bir nevi bizim elimizde.
PHOTO:PİNTEREST
RUNAWAY
Yüzleşmekten korktuğumdan, Cesaret edemediğimden, Farketmediğimden, Belki de görmek istemediğimden! Dedim ya hep bu zor sevmeler… İmkansız dersin,asla dersin ama söylediklerine yenilirsin.Bu yenilgi zayıflığın yenilgisi değildir. Kalbinin,aldığı en acı yenilgi açtığı en büyük yaradır. Alabildiğin en yüzüne çarpan hayat derslerindendir. Rakının sol yanın için kalkmasıdır… Unutma,herkes bir sınavdan geçiyor ama kalbini dinleyen kazanıyor.Çünkü ne hissediyorsan o dur!
The only thing we can say ‘find soulmate’
Bazen susar insan üşenir konuşmaya,
Söylecekleri olmadığında değil,çok fazla olduğundan susar.
Yorgundur,seviyordur,kaybolmasını istemiyordur.
Belki de sadece yanında susup dinleneceği kişiyi istiyordur.
Sarılarak,başını omuzuna yasladığında hissetmek öylece kalmaktır istediği…
Belki de bazen anlaşılmak bile istemiyordur.Sadece kaybetmekten korkmadığı ona güç huzur vereni istiyordur.İşte susmak ve susmak geriye kalan uzaklara dalmak!
Sabahattin Ali’nin sevdiğim bir sözü var dikkat ettim de susanlar daha iyi anlaşıyor!
Yargılarla yaşamak mı güzel olan,
Yoksa yargılamayı bırakıp geleni süpriz gibi karşılamak mı bizi bir adım hayata iten?
Mutlu olmak için yollar ararız.
Mutlu olup tasvir edemediğimiz zamanlarda bile!
Başta olması gerekeni hep kaçırırız.Hayatımızın bir anlamı olması gerektiğini…
Biri anlam katmalı hayatına…O birini hep tutmalısın yanında.Aynan olmalı.Kendini görebilmen için.
Aslında,yaşadıklarından kazandığın tecrübeler,başkaların hayatları ,yaptığınız tüm o güzel fedakarlıklar ve aynan (o biri)Bunlar zaten bir balonda hazırdır.
Ama bunları titiz bir şekilde birleştirmek senin işindir.
Ne olursa olsun yaşadığınız hayatın bir anlamı olsun.Duruşunuz olsun.
SEVMEK
Sevmek,
Hayatı sevmek,insanları sevmek,işini sevmek,evini sevmek, kedini köpeğini sevmek.
Ya gerçekten birini sevmek?
İliklerine kadar hissettin dimi?En mutlu olduğun ana döndün dimi?
Ama dur!Gerçi ben dur demesemde sen zaten duracaksın!
Korkucaksın!Kaybetmekten korkucaksın,beğenilmemekten korkucaksın,eleştirilmekten korkucaksın.
Zayıf noktan olmasından korkucaksın.
Çünkü sevmek demek sorumluluk demek.
Sevmek paylaşmak demek!
Sevmek gözlerle konuşmak demek!
Anlayana aslında hayat demek SEVMEK
Hayatınızı bulmanız dileğiyle İyi geceler
VEDA
Vedalaşmayı hiç sevmedim.O yüzden hoşçakal demek beni acıtmadı.Bazıları evet beni gerçekten çok sevdiğini söyledi ama hiç bir anlam ifade etmedi.Beni üzse dahi gitmene izin vermek zorundaydım …Sanki bıçak acısı gibi…Ama kalbimi nasıl çaldığını anlamam lazım.Acaba ilk öptüğünde mi oldu? Aklım mantığım doğru bildiklerim gitti.Ama önemi yok beni asla ağlarayarak göremeyeceksin..
Deep in thought💭
Berlin’de yalnızsınız değil mi? dedi.Ne gibi? Yani…Yalnız işte.Kimsesiz…Ruhen yalnız!Nasıl söyleyeyim.Öyle bir haliniz var ki… Anlıyorum anlıyorum… Tamamen yalnızım.Ama Berlin’de değil bütün dünya da yalnızım.Küçükten beri…! Bende yalnızım dedi.Bu sefer benim ellerimi kendi avuçlarının içine alarak…Boğulacak kadar yalnızım…’diye devam etti…Hasta bir köpek kadar yalnız #kürkmantolumadonna #sabahatinali
Kayıtsız şartsız birine kalpten muhtaç olmak.Yıllarca yalnızlığa alışmış biri için kulağa ne kadar garip geliyor dimi! Mevcudiyetinden bile haberin olmadığın bir insanın vücudu birdenbire nasıl ihtiyacın olabilir?Fakat bu hep böyle değil midir?Birçok şeye ihtiyacımızı onu görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?
NEW BEGINING
Yeni şeyler olmasına hazır mıyız? Yoksa cesaretimiz yok mu? Ya da mutlu olduğumuz anda mı kalmak istiyoruz?
Acaba mutluluğu hepimiz doğru tasvir edebiliyor muyuz?Ne fark eder işin içine aşk girince akılla hareket mümkün mü…
Sorarım kim istemez bitmesini istemediği zamanı durdurmak?Doğru dediği yanında huzur bulduğuyla ömür boyu beraber nefes almak kim istemez!Beraber ağlayıp,beraber gülüp,beraber saçmayacak güzel ömürlük aşklara
OZLEMEK
Birini özlemek,görmesende özlemek sesini bile özlemek…Özlenen birinin olması,kalbine birinin dokunmuş olması!
Şanslı insanlardır bu kişiler…
Bu duyguyu bilenler yaşayanlardır.Gece uyuyamamanın,sabah kalbinin ağrısı gözlerinde olanlardır…
Üzülse de bu duyguyu tadabilmek için tekrar tekrar dua edenlerdir.
ZAMAN
Geçmelisin bu testi.Dua etmelisin,bazen işe yarar.Denemelisin.Evet tamamiyle geçmeyecek.Bir şekilde kendini hatırlatacak…Kaybolmayacak…Kaybolmasın zaten bazı anılar hatırlanmak içindir.Yeterki sen kaybolma.
Bahçendeki çiçekleri soldurma.Hergün yeni bir başlangıç olduğunu unutma.
Good Night
Küçük prens ama gözler gerçeği göremez ki!Yüreğiyle aramalı insan!
Hep birşeyleri arar olduk.
Mutluluğu arar,özleneni arar,kaybolanı kaybettiğini arar.
Neden hepsi yanındayken görmezden gelirsin?Fazlasını istersin.
Neden doğru zamanda yanlış yöne çevirirsin yönünü?Hep kader midir?
Biraz da sen çizmez misin kaderin yönünü?Hayat sana sunmaz mı seçeneklerini?
İşte asıl senin bu seçtiğin şıklardan oluşan kaderin olur!
Kitapta dediği gibi tek bir bahçeye beş bin gül dikiyor ama yine de aradıklarını bulamıyorlar.
Evet bulamıyorlar.Halbuki aradıklarını tek bir gül de bulabilirler ancak yüreğiyle baktıkları zaman.
Nite lovely Nite
Herşeyin bir sebebi vardır.
İnişlerinde olacak,
Çıkışlarında…
Düşmüş olabilirsin,sanki hiç kalkamayacakmışsın gibi!
Ne olursa olsun bu karamsarlığa kapılma!Önemli olan bu karamsarlığa girmeden kendine zaman verebilmen.
Çünkü asıl bitti dediğin yerde başlar hayat.Bunu farkettiğin zaman çıkışa doğru yer alırsın.
Beklenmedik zamanda gelir bir dalga,ummadığın güzelliklere doğru yolculuğa çıkarsın.
Zaten hayatın bulmacasıda bu değilmidir.Tekrar tekrar daha güçlü başlayabilmek.
Hadi kalk ve kaldığın yerden daha iyisi için başlamaya hazır ol.
Awareness Time
Bilmezdim.
Sessizliğin kayboluş olduğunu!
Ama birşeyleri anlamak için hala zaman var.
Bu yaşanan sessizlik ne zaman bitecek bilmiyorum ama nerede başladığını çok iyi biliyorum.
Hiç bir yol çıkmaz değildir.
Seçimler yaparsın.Bu seçimler senin hayata nasıl baktığını (bakacağını)gösterir.
Herkesin seçimi farklıdır.Doğruda yanlışta ona göre değişir.
Sadece unutmaman gereken,zaman geçiyor ve geçen zamanla birlikte hayatın yanından geçmesin!
Hadi uyan zaman farkındalık zamanı;) I dont know
That is the disappearance of silence.But there is still time for understand to something.I don’t know when to finish the silence.But I know where it starts.
No way dead-end street is not.Make a choices .It is your stance choices.
Choices of everyone is different.Rightly or wrongly will change accordingly.
Just shouldn ‘t forget, time is passing.
Wake up time is awareness time
It’s time for a change
Acıya ihtiyaç var mıydı?
Bir ya da 2 kez yetmez miydi bu acı?Ama zaman durmuyor,akıp geçiyor.
Tam buldum derken,ayıldığında kaybettiğin oluyor.
İşte o zaman kalbinin sakatlandığını anlıyorsun.
Bıçak kesiği gibi!Hissetmiyorsun.(edemiyorsun!)
Çünkü biliyorsun o kesiği onun seni sarmasından başka daha büyük birşeyin olmadığını.Ne yazıkki bu yalnızlık dünyasında…
Alışıyorsun,unutmuyorsun.Unutmayacaksın.
Ve hatırlaman için hep bir iz kalacak.Kalmalı da;)
Kalsın ki bir dahakine daha güçlü sarılabilesin
Hayaletin karşımda ama sen nerdesin?
Kafadaki savaş başladı.Bilen sadece iki kişi biri içinde kaybolmuş ben diğeri ise Tanrı.
Savaşları sadece ülkeler mi’devlet büyükleri mi yapar?
Kaybolmuş aşkların karşıtı nedir?
Kapanmayacak yaranın izleri nerede olmuştur?
E o zaman aşkta,kayboluşta,kaybetme korkusu da bir savaş ve savaşın başlangıcı değil midir?
Silahsız ama sözlerle yapılan savaş!
Aslında bir silahtan daha ağır daha derin ölümcül yaralar açan…
Peki neden Sezen Aksu’nun dediği gibi savaşma seviş benle diyemiyoruz?
Neden?
Ey insanoğlu hiç olmazsa hala cesareti olanlar tekrar etsin savaşma seviş benle…
Hayat böyle daha güzel.
PeaceTime
Hiç yalan yoktu,bu kısacık çift kişilik dünyada.
İlk defa bu kadar açıktı herşey!
Kural yok,taktik yok olduğun gibi…
Hep zaten istemez misin’ olduğun gibi davranabileceğin kişiyi karşında!?
Bunun için değil midir bu kadar denemeler tüm yaşanan ilişkiler…
İşte asıl sorun aslında olduğun gibi davranacağın birini bulunca başlıyor.O mutsuz olmasın diye,sen mutlu olmayı unutuyorsun.Canı üzülmesin diye sen canını veriyorsun,
Ya sonra?-fazla ilgi-korkular-endişeler-bocalamalar…
Yaşamak varken aşkı sessizliğe bürünüyorsun,için yana yana uzaklaşıyorsun!
Sorun şu ki birbirlerini sevdikleri halde anlatılamayan dertlerdir.
Ve sonuç sevdim ama kaybettim.
Birini sadece kalp değil kafanın her küçük noktasına yerleştirdiysen,kaybetmek yerine mücadele etmeyi dene.Çünkü bu duyguyu yaşamak herkese nasip olmuyor!
PEACE
Neden kalp farklı atarken ağız farklı söyler?
Yoksa yalnızlığın çemberine mi takıldık ya da yalnızlığa mı sevgili olduk?
Yoksa kendimize olan güvensizliğimiz ya da ertelemeye çalıştığımız hayatların kaygıları mı bizi buna iten sebepler oldu?
Yalnız kalmanın çare olmadığını bilen,değerlisini incitebilme ihtimalinde yüreği sızlayanın bazen söyleyemediklerini gözlerinden akıtır.
Ama bu akan yaşlar kalbi,beyni kandırmaktan daha iyi gelir.
Aslında cevaptır bir nevi anlayana ,kaçmayı çözüm bilene!
Hiç yanlış yapmadın mı?Hiç yaşamamışsın demek.
Hiç düşmemiş,tekrar ayaklanmanın,nefes alamamanın,uykusuzluğun ne olduğunu bilmemişsin demek.
Bunlar insanoğluna özgü davranışlardır.Aşık olur,karşılık alamaz.Bir daha sevmeyi red eder.Kariyeri için sevmediği işte ömrünü harcar ama zamanın alehine işlediğinin farkına varamaz.Güvenli bölgesinden çıkmayı red eder.Kaybolma korkusuna kapılır.Çünkü cesareti yoktur.
Korkma cesaretli ol.
Risk al.
İnandığından vazgeçme.
Eğer yanlış,hata yapacağım diye yaşadığın düzlükten vazgeçmezsen,hayatın zenginliğini kaçıracaksın!
Unutma hergün yeni bir umut.Fırsatları kaçırma.
Denizin ortasında tek başına kalmış bir tekne gibi.Bir dalga vursa kendine yön verecek gibi.
Söyleyeceğin bir sözün kalbimi tekrar düzeltebilmesi gibi.
Söyleyemediğim birçok şeyin cevabını beynimde bulmuş gibi.
Çığlıklarımla boğulduğumu hissedip kimsenin beni görmemesi gibi.
Evet içimde büyük bir volkan var.Bir baksa içime patlayacak gibi.
Ama asıl sorun bakmasını istediğim cesaretim var mı?Yoksa yanardağ gibi yanmaya içinde boğulmaya devam etmek mi tercihim?
Herşeyin bir sebebi vardır.Bir sebeptendir karşısına çıkmıştır insanın.Ya yaşıyorsundur ya da yaşayacaksın.Pişmanlık duyma her ne yaşadıysan,çünkü sana tecrübe katan odur.
Takılıp kalırsan pişmanlığına,umutsuzluğuna yolunu kaybedersin.İşte o zaman dönülmez yol olur nefes alamazsın.Gözünün çemberindeki doğruyu bulamaz göremez olursun.Bir bakmışsınki yıllar geçmiş ve sen hala aynı yerdesin.
Değişmek ve böyle olmasını istemiyorsan,gülmeyi başarmalısın ve bir an önce harekete geçmelisin.
Çünkü,cesareti olanlar hayatta kalır
Herkesin kilitleri vardır.Biri gelsin o kilitleri açsın diye.
Sınırları kaldırıp tüm çıplaklığıyla,zayıflığıyla teslim olsun diye.
Ama biraz zaman alır o kapıların açılması,sabretmesini bilmek gerekir.Teslim olmak ister.Yorgundur.Omuzları ağrıyordur.Ama o anahtarın sahibine sarılıp uyumak için heyecanlıdır.
Peki cesareti var mıdır?
Hayat yorucu,iyi planlanmış oyunlarla dolu.Ama bunu eğlenceli hale getirmek yine senin elinde…
Ancak elindekilerin değerini bilerek başlayabilirsin.Unutmamak gerekir önce kendini değerini bilmelisin…Bilmelisin ki karşındakinin de değerini bilesin Gülümsemenize sebep, o gülümsediğinde mutlu olduğunuz ruh eşinizi bulmanız dileğiyle…
Kimse kusursuz değildir.Önemli olan inanmak ve anlamaktır.Mutluluğun en başlıca yoludur.Ünlü bilim adamının ‘Stephan Hawkings’ in dediği gibi mutluluk nedir? diye sorulunca, tek kelime anlamaktır,! diye verdiği cevaptır. Size inananlara,yanınızda duranlara,sizi anlayana güvenmektir.Onlara sahip çıkmaktır.Asıl olan kazanmak ya da kaybetmek değildir. Bundan ne çıkardığındır.Çünkü insan hata yapmaya programlanmıştır.Doğruyu bulmanın en başlıca yoludur.Karşındakinin bu niçin yaptığını anlamasıdır.
O zaman mutluluğun ne demek olduğunu anlamaya başlamışsındır.Asıl önemli konu kusursuzluğa gelmişken,iki kişi birleşince kusursuzluk tamamlanır.
O da Aşktır.
Hangi niyetle yersen,dileğin gerçekleşir;) Hayat çörekleri,birçok dinden ve kültürden insanların yüzyıllardır bir arada yaşadığı MARDİN’de farklı etnik grupların geçmiş medeniyetler ,inançlar,gelenek,görenek ve örf adetler çevresinde oluşturduğu zengin yaşam kültürünü geçmişten günümüze miras bırakmıştır.İşte bir adı da “Hayat Çörekleri” olan KİLİÇE bu mirasın güzelliklerinden…Hayatlarını birleştirme kararı alan çiftler kilise de kıyılan nikahtan sonra ,kendilerine ikram edilen Hayat Çöğreğini Kiliçe’yi kırarlar.Birlikte kırarlarmış ki iyi bir başlangıç olsun diye!
Kiliçe’nin verdiği en anlamlı mesaj İYİ BAŞLANGIÇLAR ifade etmesidir.
Dileğimi diledim bakalım sonucu göreceğiz.
️Ne oldu da bu duruma geldik?Çok mu istedik acaba?Ya da korktuk mu?
Ama neden?
Yoksa kaçmayı çözüm mü bildik?
İnsanoğlu neden kaçar?
Nedendir herşeyi bu kadar çabuk tüketir.
Yoksa bu yeni nesilin sorunu mu?
Eğer öyleyse,ben eski nesil eski kafayım!Eskiyi severim eski aşıkları severim.
Gözü gözüne değdimi yüreği ağzında nefes alanı!
Ben böyle bilir böyle severim.
Eski türk filmindeki aşkları ama sonu mutlu olanları.
Kıyamazsın bazen kıramazsın.
Sarılsa herşey geçicek bilirsin ama dile getiremezsin.
Anlamasını beklersin,o sırtını döner.
Gidemezsin,
Beklersin,dedim ya kıyamazsın canı sıkılmıştır birşeye yoksa sarılırdı dersin.
Bir umuttur içindeki,sevginin verdiği küçük bir umut.
Zaten ne kadar uzağa gidebilir ki diye uzaklara dalarsın!
Bir yazarımızın dediği gibi “aynı gökyüzüne aidiz,ne kadar uzağa gidebilirsin ki”! Düşünürsün!!
Belki vakitsiz bir umut!Ama yine de bunu hissettireni bulmak vakitli bir umut.
Bazen yalnız kalmak istersiniz.Bütün kalabalığı bir kenara atıp sadece tek başınıza kalmak.Arkada hafif müzik ve rüzgarın sesi sadece bazen bunu duymak istersiniz.Uzaklara doğru ayaklarınızı uzattığınızda ne kadar yorgun olduğunuzu anlarsınız.Bir süre sessiz kalırsınız.Sonra kendinizi yenilenmeye başlarsınız.Yenilenip tekrar kalabalığın içinde kaybolmak için heyecanlanırsınız.En değerlisi de huzur bulduğunuz sevdiğinizin kollarına kavuşmak için kalbiniz yerinden çıkıp yeniden dirilicekmiş gibi hissedip ona koşar adımlarla gidersiniz.
Yeni şeyler olmasına hazır mıyız? Yoksa cesaretimiz yok mu? Ya da mutlu olduğumuz anda mı kalmak istiyoruz?
Acaba mutluluğu hepimiz doğru tasvir edebiliyor muyuz?Ne fark eder işin içine aşk girince akılla hareket mümkün mü…
Sorarım kim istemez bitmesini istemediği zamanı durdurmak?Doğru dediği yanında huzur bulduğuyla ömür boyu beraber nefes almak kim istemez!Beraber ağlayıp,beraber gülüp,beraber saçmayacak güzel ömürlük aşklara
Sometimes,you can’t explain what you see in a person.It’s just the way they take you to a place where no one else can…
Yoksa alışkanlık mıydı? Gerektiği gibi sevdik mi? Aşk denen o üç güzel harfin hakkını verebildik mi?Egolarımızdan kurtulup tüm çıplaklığımızla karşısında durabildik mi ?Özelini sırlarını paylaşıp senin sen yapan özelliğiyle seni sevdi mi?
Bir gülümsemesi iki güzel sözü o anı durdu mu?O zaman bırak alışkanlık olsun…Yanağı yanağında olsun.Asla bunu yapmazdım ama seviyorum işte yapıyorum dedirten alışkanlıklarınız olsun.
Yeterki içinde sevgi,aşk olsun.
Tüm şehri yukardan görebileceğiniz muhteşem bir yapı Prudential Tower.Hem alışveriş merkezi hemde ofis binası olarak kullanılabilmektedir.1964 tamamlanan bina 52 katlı 228 metredir.Umarım birgün yolunuz düşer ve Newbury caddesinde güzel bir yemek yiyip güzel şehri izleyebilirsiniz.
The Prudential Tower, also known as the Prudential Building or, colloquially, The Pru,[1][2] is an International Style skyscraper in Boston, Massachusetts. The building, a part of the Prudential Center complex, currently stands as the 2nd-tallest building in Boston, behind the John Hancock Tower. The Prudential Tower was designed by Charles Luckman and Associates for Prudential Insurance. Completed in 1964, the building is 749 feet (228 m) tall, with 52 floors. It contains 1,200,000 sq ft (110,000 m2) of commercial and retail space. Including its radio mast, the tower stands as the tallest building in Boston and is tied with others as the 77th-tallest in the United States, rising to 907 feet (276 m) in height. A 50th-floor observation deck, called the Skywalk Observatory, is currently the highest observation deck in New England open to the public, as the higher observation deck of the John Hancock Tower has been closed since the terror attacks of September 11, 2001. A restaurant, the Top of the Hub, occupies the 52nd floor.
kaynak : https://en.wikipedia.org/wiki/Prudential_Tower
Çok gezen mi bilir yoksa çok okuyan mı?Washington’da aklıma getiren kitaplık!Ne kadar güzel bir bakış açısı dimi?Okumak isteyen herkese geri yerine getirmek şartıyla free library dolabı yapmak. Bu imkanı size sunulması hoşunuza gitmez mi?Bence çok keyif verici bir durum. Kitaplara her zaman değer verelim.Çünkü içinden öğrenebiliceğimiz birçok gerçek yaşanmış hikayeler var.
Bu yaz yaptığım Amerika gezisinde Pittsburgh şehrinde kahve sevenlerin ilk tercih ettikleri yer Nicholas Coffee ‘yi size önermek isterim.İçeriye girdiğinizde karşılaştığınız o muhteşem kahve kokusunu içinize çekiyorsunuz. Birgün yolunuz düşerse mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
O kadar yazılan söylenen sözler bir an geliyor ve hepsi silinip gidiyor.Kalbinle o güzel kalbine sahip olanla kalıyorsun.Bazen dünyadan,yerden ayakların kesiliyor.Bazen de dünya üstüne geliyormuş gibi hissediyorsun!Hayat bu olsa gerek.Hep bir oyun hep bir kural… Aslında büyük bir sınav.Akıllı oynarsan kazanırsın!Ama kalp devreye girince ne yapacaksın?İşte asıl soru kalbin yerini mantık mı alacak?
Hiç bir karşılaşma tesadüf değildir.Karşımıza çıkan kimselerde tesadüfen karşımıza çıkmazlar.Yaşattıkları ve yaşadıklarımız hepsi bize birer tecrübedir.
Yaşanılanı hiç kimse değiştiremez.Önemli olan keşkelere yer açmadan yaşanması gerektiği için yaşadım diyebilmektir.Ama ders almasını bilerek!
Unutma kendini bilen değerini bilir.Bunu da ancak yaşayarak öğrenir.
Remember who knows himself knows his worth.However he is learning by doing.
What’s love?
Love is like alcohol.
Sometimes it’s intense enough to burn your throat,sometimes it’s like a small, but steadily growing flame.
Sometimes it’s sweet,sometimes it’s sour,but even though you know you are running the risk of losing your mind because of it.You just can’t stop it.
Aşk nedir?
Aşk alkol gibidir.Bazen küçük ama alev gibi büyüyen boğazını yakmak için yeterli olan.
Bazen tatlı,bazen ekşi ama aklını kaybetme riskini bile bile bunu durdurmak mümkün olmaz!
Risk almaya değer.Aşkı yaşamak yaşayabilmekte bir şanstır.
Çünkü bu duyguyu yaşamak herkese nasip olmuyor.
Sonu güzel aşklara
Bırak geçmişin sana yol açsın.Geçmişte yaptığın hatalar sana hizmet etsin.Bizler bu şekilde büyürüz.Hatalarımızla doğrularımızla tecrübe ediniriz.Hata yapmaktan korkma.Çünkü herkes hata yapar.İnsanoğlu bu şekilde tasarlanmıştır.Ama aynı hatayı tekrarlamak bizi geçmişte yaşamaya hapseder.
Önemli olan senin neyin mutlu ettiğini kendinde bulman;) Unutma; Sınırlar korkular gibidir. Sıklıkla bir ilizyondur.
#newpost #motivasyon #motivation
Don’t forget because,live like beer often disseminated! #whydowefall
Çoğu insan hayatının en güzel dönemlerini farkında olmadan zevkine varamadan geçirir!Mutluluğu,aşkı,sevinci ve başarı hep yarım kalmıştır.Çünkü kendi bölgesinde çıkmaya cesareti yoktur.Güvenli kıyısından ayrılmayı red eder.Bu yüzden zamanla içindeki yıldız kaybolmaya başlar. Bunu her zaman kendinize hatırlatın siz bir yıldızsınız ve her zaman parıldayacak olan bir yıldız. Kimsenin kendiniz dahi içinizdeki yıldızın sönmesine kaybolmasına izin vermeyin.
Zaman herşeyin ilacıdır derler.Ama kayıp ne kadar büyükse,kesik ne kadar derinse kendini toparlama süreci de o kadar zorlu olur.Acı belki azalabilir,ama yara izi çektiklerimizi hatırlamak için kalırlar ve kişiyi bir daha yara almamak konusunda kararlı kılarlar!
Zaman geçtikçe dikkatimiz başka şeylere kayar.Hayal kırıklıklarıyla harekete geçeriz.Saldırgan hale gelir,öfkemize teslim oluruz.
Ve bu sırada güçlenmeyi beklerken planlar yaparız.Ve sonra aradan ne kadar geçtiğini farketmeden iyileşmiş ve yeniden başlamaya hazır olmuş oluruz!
Change perspective. Maybe you could find a better way…
Yeni bir yöne doğru hareket eder bakış açını değiştirirsen,belki daha güzel bir yol bulabilirsin!
WAITING FOR NOTHING
Yaşaman gereken ne ise yaşa bekleme! Ne aşk ne hayat beklemeye gelmez;) Yaşa ve tadını çıkar… Harekete geçin:)
Sevgiyle aşkla kalın.
LIVE POLITE
Dile ya da yazıya dökmüş olduğumuz sözlerimiz nasıl ki düşüncelerimiz ise davranışlarımızın da inançlarımız olduğunu unutmamak gerekir!Ne kadar küçük ya da basit gözükse de hiç bir davranış söz önemsiz değildir.
Başkalarına güvensizsek, aslında kendimize de güvensizliğimizden(yaşamışlığımız ya da yaşatmışlığımızdır)!!Birine karşı olan tutumumuz aslında kendimize olan tutumumuzu gösterir..
Biraz daha sakin,nazik ve sabırlı olmalıyız.
Unutma her an bir fırsattır.Hiç birşey tesadüf değildir!
İnsanlar bazen kalabalık içinde de yalnız kalabiliyor.İçinde yaşıyor yaşamak durumunda kalabiliyor!Bazen anlatmak zor geliyor.O yüzden sessiz kalmak konuşmaktan daha iyi gelebiliyor!
Sabahattin Ali’ninde dediği gibi susanlar daha iyi anlaşıyor!
AMERİKA’NIN DOĞUSUNDA SEVİMLİ KÜÇÜK ŞEHIR PİTTSBURGH
Amerika’ya 2. Pittsburgh’a ilk gidişim.Sebebi ise kardeşimin yaşamını sürdürdüğü şehir.O yüzden farklı bir pencereden bakıyorum.Şehire gece büyük bir tünelden gecerek giriş yaptık ve sonrasında gördüğüm o güzel manzaraya inanamadım.Şehir birden önüme serildi.Işıl işıl binaları 300′ u aşkın köprüleri hem tarihi sınırsız yemyeşil yaşam alanı ve yeni yapılan ve devam etmekte olan plazalar ister istemez sizi etkisi altına alıyor.
Ertesi gün şehri tamamiyle görmek için #mountwashington a çıktık.Çıkışımız da cok eglenceli oldu.İki tarihi tünel yardımıyla çıktık ve indik.Ve gece gördüğüm o manzarayı gündüz gözüyle de görmüş oldum.Düzeni, temiz sokakları şehirlerine değer verdiklerini gördüm.En cokta hoşuma giden evlerinin önünden ülkelerinin bayraklarını eksik etmemeleri oldu.
Pittsburgh sürekli büyüyen bir şehir.Çok fazla turist barındırmaktadır.Özellikle de Turklerin yoğunlukta olduğu bir yer.Kardeşimde dahil:)
Şehir tam bir beyzbol düşkünü :)Bende tabiki bu fırsatı kaçırmadım.Ünlu takımları #pirates i izlemeye gittim.Ve insanları izledim.Onları izlerken büyük bir zevk aldım.Çünkü eğlenmeyi mutlu olmayı ve bunu paylaşmayı cok iyi biliyorlar.
Hoşuma giden diğer bir nokta ise;University of Pittsburgh a gittiğimde Türklerin sınıfı olması beni çok mutlu etti.Özellikle de Atatürk’ün tablosunun asılı olması ve bilinmesi bana gurur verdi.
Aslında anlatılacak çok şey var.
Umarım birgün yolunuz düşer ve bu güzel günden güne büyüyen şehri görebilirsiniz.
Seygiyle kalın.
Hayatın kendisi de bir yolculuktur ve en önemlisi,nereye ulaştığın değil kime dönüştüğündür…
ACEMİ YOLCULAR
Henüz yazılmamış bir hayatın,henüz gidilmemiş bir ülkenin,
Henüz yaşanmamış olan aşkların acemisiyiz.
Yollarımızı şaşırabilir,karşılıksız aşk acıları çekebilir,
Yanlış bir hayatı seçebiliriz.
Biz yeniyiz.
Yenilir yenilir,
Tekrar deneriz.
Yenilgimiz yeni bir başlangıçtır… Ateş,Güneş ve Ada
Ertürk Akşun
ÍSTEMEK
Maria gözlerini sabit bir noktaya dikip uzun uzun daldıktan sonra ;
“Benim beklediğim aşk başka” dedi.”O,bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen birşey.Sevmek ve hoşlanmak başka,istemek bütün ruhuyla,bütün vücuduyla,herşeyiyle istemek başka…
Aşk bence bu istemektir.Mukavemet edilmez bir istemek!!Sabahattin Ali
Heycanlanmaktır,nefesinin kesilmesidir.Tek kelime etmeden hissetmektir.Güvenmem gerektiğini bile bilmemektir.Hiç tanımazsın aslında bir o kadar da tanırsın!Yargılamazsın..Kıyamazsın yargılayamazsın!
Kumardır bir nevi …Yaşadıysan o duyguyu oynamaktan korkmazsın
Üç harfi basite alma İSTE
EN GÜZEL SÖZ HENÜZ SÖYLENMEMİŞTİR
Herşey Sümerlilerin yazıyı bulmasıyla başladı.Insanoğlu yazı bulunmadan önce sadece düşüncelerini konuşma diliyle aktarabiliyorlardı.Yazinin bulunmasıyla insanlar düşüncelerini yazı yoluyla anlatmaya başlamışlardı.
Peki asıl soru insan neden yazmak ister?
Hatırlanmak için mi,düşüncelerini sözlü ifade etmek istemediğinden mi,ruhen rahatlattığından mı,yoksa saçmalamak istediğinde çıkış yolun mu ?Ya da bir çok farklı sebep!
Aslında psikolojide yazı yazmak kendini görme isteğidir.Düşünürken o kafamızdan geçen cümlelerin yazıya döküldüğünde nelerin eksik nelerin fazla ya da ne düzeltilmesi gerektiğini bu şekilde görebilirsiniz.Bana sorarsanız ben niye yazıyorum;kendimi görüyorum, ne olmak istediğimi görüyorum,ne yaşadığımı ,yaşarken ne hissetiğimi yazıya dökünce anlıyorum.
Sonunda ortaya çıkan herşey istemekten geçen bir olgudur.Hedeflerimizi, isteklerimizi ,aşkı, nasıl bir hayatımız olsun diye düşündüğümüz yol buradan geçiyor.
Unutmaman gereken her yolculuk yeni bir senden geçiyor..
Öncü olmayı bil;)
SUNSET
Küçük Prens ; bir gün dedin bana günbatımını kırk dört kez gördüm.Biraz sonra da ekledin.
Biliyor musun insan günbatımını çok seviyor içi üzgünken..O kırk dört kez günbatımlı günde için çok mu üzgündü?Diye sordum.Ama cevap vermedi.
Günbatımı günün en güzel görünümlü saatleridir.Însanın içinde çıktığı yolculuktur.Bazen hüzünlendirir bazen de sevdiğinle paylaştığın en guzel zamanlardır.
Önemli olan batmakta olan güzel kırmızı güneşi seyredip sevdiğinle uykuya dalmaktır.Ve güzel ufuklara yelken açmaktır.
Sevdiğinizle kalın:)
Bodrum Türkiye’nin en nadide tatil cennetlerinden biridir .Turizm beldesi olarak da sayılır. Dünyada bilinen özelliği budur. Kendini has özeliği vardır. Doğallığını kaybetmemiş yerleri bodrum kalesi, temiz havası, mandalin bahçeleri..
Hele akşamları güneş batarken deniz kenarında yudumladığın rakı bardağı seni alır nerelere götürür bilinmez.Ya yaşadıklarını ya da yaşanmışlıkları hatırlarsın.Aslında farkında olmadan belli kararları o nokta da alırsın.(bu da bir dipnot)
Bahçe de yetişmiş organik sebzeleri meyveleri sağlıklı beslenmenin top noktası. Uzun ve sağlıklı yaşamanın en doğru yolu.
Bodrum’a 4. gelişim ve bir gün evlenir ve çocuklarım olursa yaşamak isteyeceğim özel şehirlerdendir.
Kesinlikle imkanınız olduğunda Bodrum’ ayak basmalısınız. Doğal yaşamı,sakinliği az da olsa eğlenceli hayatı seviyorsanız kesinlikle tercih edeceğiniz yer olarak seçebilirsiniz.
TURKEY
AŞK DOLU VENEDİK
İtalya ve Türkiye ile aynı hava koşullarına sahiptir.Ve İtalya Türkiye gibi çok fazla turist ağırlamaktadır.Ama size bu yorumumda sadece Venedik’i ele alacağım.Venedik tarihi yapıtlarıyla, kanalları birleştiren eski köprüleriyle, Murano adasında yapılan renk renk camlarla süslenmiş butiklerle, dar dar sokakların aralarında keşfedeceğiniz mum ışıklı 3-4 masalı restoranlarıyla, gondollarda opera tadında söylenen şarkılarıyla gerçekten romantik bir hava yaratıyor. Bu sebepten ve zaten dünya genelinde böyle bir izlenimi olduğundan şehirde çiftler çoğunlukta. Özellikle bir kalp kırıklığıyla gidiyorsanız, birkaç gün sonra isyan edebilirsiniz. Şaka bir yana, şehrin varoluşunun 400’lü yıllara dayandığını göz önünde bulundurduğumuzda Venedik’te romantizm dışında kavranması gereken kayda değer bir tarih ve kültür olduğunu da unutmamak lazım.
Bu şehrin yapısından kaynaklanan bir durum yani anlacağınız üzere:)
Umarım Venedik’ gitme şansınız olur ise sevgiliniz kolunuz da aşk sevgi dolu bir zaman geçirirsiniz:)
By Ceyda YERLI 
Herşey gönlünce olsun güzel arkadaşım..
LikeLiked by 1 person
Canım benim güzel arkadaşım seninde yolun açık olsun güzel insanlarla dolsun.
LikeLike